peyami safa

ünlü türk kitap ve köşe yazaridir.1899 yılında doğup 1961 yılında hakkın rahmetine kavuşmuştur.

sadece biz insanlar adlı eserini okumuştum ve çok beğenmiştim. büyük yazar.

''fikir sahibi olmaya mal sahibi olmaktan fazla ihtiyaç duyacağımız gün gerçek zenginliğin sırrını bulacağız.'' ''ben'in allah'ta yok olmaya koşması azizleri, insanlıkta yok olmaya koşması dahileri, millette yok olmaya koşması kahramanları yaratmıştır.'' (bkz: matmazel noraliya'nın koltuğu) ''aşıklara haber vermek isterim: kalbin tüm meseleleri yalnız kalpte halledilir, çünkü bir hissin hakkından ancak başka bir his gelir. ümitsiz bir aşkın panzehiri ise nefrettir.'' (bkz: yalnızız) ''kadın yüzünde bir neşter izi kadar çirkin duran çizgilerin ve buruşukların çoğu; erkek yüzünde, dışarıdan vurulan bir bıçağın değil, kafanın içinde kaynayan bir zekanın çalışma izleri olduğu için güzeldir.'' (bkz: kadın aşk aile)

(bkz: dokuzuncu hariciye koğuşu) ile hastalık psikanalizinin dibine vurmuş dönem yazarı. kendi rahatsızlığını kaleme aldığı söylenir ki; (bence de öyle) sebebi, analizlerini çok sağlıklı yapıyor olmasıdır. gözlemden fazlasını barındırır. türkiye'nin freud'udur benim nazarımda. okuyunuz, okutunuz.

suçlamak, anlamaktan daha kolaydır. anlarsan, değişmen gerekir.

''her sistem gülünç bir kehanettir.'' (bkz: bir tereddüdün romanı)

"fakat dostum, insanın ruhu yazı tahtası değildir ki üstündekileri sildikten sonra yerine yenilerini yazmak mümkün olsun."

“yalnızız.. ikimizin de sıcağı öksüz artık! hayatı yaşanır kılmak adına, yalancı süslerle bezemeye çalışıyoruz zamanı.. yarınlara ikinci el mutluluklar ısmarlıyor, her yarını dün ettiğimizde koca bir hiçle uyanıyoruz.. olmadık insanlarla üç kuruşluk muhabbetlere oturuyor, tebessüm bile etmeyeceğimiz şeylere kahkaha atıyoruz.. ama merhemimizin adı; zaman.. tutkal kıvamında susuşları yalnızlığın keskin tineriyle inceltip, kendi kendimize mırıldanmalara çevirdiğimizde, dudaklarımızdan dökülen yalnızca; ‘ne yaptım?’ ne yaptık biliyor musun? belirsiz bir zamire sürüldük.. aşkın hiçbir eylemi, çekilmez bu zamirle! ” yalnızız kitabından.

"bu sessizlik içinde zaman, aramızdan bir düşman gibi geçiyor."

"bugün mutlu ol. çünkü kimse senin üzgün olduğunu umursamıyor."

"insan, dünyanın en geç olgunlaşan meyvesidir. "

"suçlamak, anlamaktan daha kolaydır. anlarsan, değişmen gerekir."

--- spoiler --- +baktım üstünde italyanca bir cümle oyulmuştu: entrero in un cuore! yüksek sesle bunu okudum ve beceremediğim için vildan, italyan şivesiyle cümleyi tekrar etti. evet? dedim. - mânâsı nedir biliyor musun? “bir kalbe gireceğim!” demek. + ah, bir hançere en yakışan iddia. - ve bu, senin kalbin. + daha güzel. bu hançeri sapına kadar kalbimin içinde hissetmek isterdim. --- spoiler ---

amerika'da bir türk çocuğu isimli kitabını okumuştum bi tek. güzeldi, tavsiye ederim.

(bkz: fatih harbiye) romanının yazarıdır. tavsiye edilir.

"eski başka, eskimiş başkadır. nice eskiler vardır ki, hiç eskimez."

"ona aşık olmadım, sizi temin ederim. fakat lakayt da kalmadım. daha doğrusu beni biraz işgal etti işte o kadar."

"sıkıntı yapmayın. anlaşılmaya ruhlara deli demek adettendir."

"zihnim boş, hiçbir şey düşünmeden, fakat içim dolu."

"kırkını geçmiş insanların tecrübelerine sahip olduğuma inanıyordum, fakat hala nüzhet'e aşık olduğumu kendime itiraf edemeyecek kadar çocuktum."

--- spoiler --- kitap okumak bir sanattır; belki de yazmak kadar güç bir sanat. --- spoiler ---

cingöz recai gibi bir şaheserin yazarı.

az evvel bir ses kaydına denk geldim de, hakiki istanbul türkçesinin ne kadar güzel bir şey olduğunu düşünmeden edemedim. link

"Ben belki teselli edilmeye muhtacım, fakat bunu istemiyorum anladın mı?" (bkz: dokuzuncu hariciye koğuşu )

edebi anlamda yerli ve milli dostoyevski olması bir yana, fikri anlamda çok başka bir seviyededir. adam şu çıkarımları yaptığında daha ortada pkk yok, iyice yolundan sapmış chp yok, fetö yok, rte yok; "kendi ırkçılıklarını muhafaza edip, bizim milliyetçiliğimizi hoş görmeyenler, bizi milli intihara sevk etmek isteyenlerdir. eğer bunlara bütün enerjimizle "hayır!" diyorsak, bu sofu bir milliyetçi olduğumuz için değil, milli varlığımızı muhafaza etmek içindir. türk gençliğini de bunun için milliyetçi olmaya çağırıyoruz. bu şuura sahip olmayan gazetelerin ve yazarların atatürkçülüğüne de aldanmayalım. bunlar türkçü olmadıkları için hiçbir zaman samimi bir atatürkçü de olamamışlardır." resmen karl popper'ın hoşgörü paradoksuyla tokatlıyor hedefindekileri. adam ya. fırsat buldukça şuur vurgusu yapması da bir o kadar muazzam; (bkz: atatürk'ümüz)